30.12.2019

Kısa kısa...

Hayatının odak noktasına koyduğun şeye olan tutkun, varlığını ve karakterini tanımlar, tamamlar. Eğer odak noktanın bir başka yöne kaymasını istemiyorsan, bunu yapmaya hazır olduğuna emin değilsen, başkasının sınırlarına girmeden önce çok iyi düşünmelisin. Bir renk, beyaz ile karıştırıldığında daha açık bir renk haline gelir. Siyah eklediğinde ise koyulaşır. Siyahı değiştiremezsin. Beyaza müdahale edersen o artık beyaz olmayacaktır. Netlik, bunu kavrayabilmekle başlar. Gri, siyah ve beyazın gölgesinden başka bir şey değildir.

Kısa kısa...

İnanç, tanrıyla aranda değil insanla aranda olan en büyük problemdir.

21.11.2019

Bilmece

V E
A N
R
O
L
U
Ş


A L D A N I Ş
N
S
I
Z A M A N I N
I
N E D E N E         DUYDUĞU YOKSUNLUKTAN


S
O
N A S I L S A
                   R
                   T
               K A L A N D I R  B A Ş L A N G I Ç T A N














23.10.2019

If You Came

We are right in the middle of the melancholy months.

Who knows,

Maybe doors will open to new beginnings.

Your non existence would fade away,

All of a sudden you will come on day.

Your eyes will sparkle again as you look into mine.

Your beautiful olive complexion will light up the darkness within me.

Hastily, i will explain all that has happened in the world and myself when you were away.

I will make up various stories, ones that create a journey to love together with your name.

And much more...

"18 Sept 2014"



17.09.2019

Cümlelerce Yaşanan

Verdiği her nefes, senin aldığın nefestir. Aldığı her nefes, senin ona verdiğindir. Umutlu, umutsuz bir rüya. Dengeli, dengesiz bir düzen. Sarsan, sonra da toparlayan bir devrim. Kanatırcasına ağlatırken, hiçlikten gelen ani bir gülümseyiş. Zıtlıklarla bezenmiş koskoca bir dünya. İçine sığdırabildiğin kadar sonsuz, alabildiğin ve verebildiğin kadar derin. Herkesin milyonlarca farklı şekilde tarif ettiği, ama pek azının gerçekten yaşadığı ve hissettiği. Sana karşıdan baktığında yanında olmasını istediğin, yanındayken başıyla sonu aniden yer değiştiren. Kalabalığın içinde yapayalnız hissetiren, yapayalnızken seni uçsuz bucaksız bir evrenle çevreleyen. Birinin hayatındaki en kötü hikaye, bir diğerininse bitmesini hiç istemediği cümleler. Omzunda uçarı bir tüy. Sana dokunduğunda tüm hücrelerini canlandıran. Hem yaralayan hem de onaran. Telaşını değil kendisini yaşamak istediğin. Varoluşunu kuşatan, etrafını bir tül gibi sarmalayan, sadece sana özel bir atmosfer. Aramakla bulunmayan, zamanı geldiğinde seni bulan. Yaşamın başıyla sonu arasındaki en düz çizgi. Yeni bir bahar için gelen kış. Yazdığın ama asla göndermediğin bir mektup. Önce çoğaltan, sonra az'almanı bekleyen. Okyanusken göle dönüşen. Kendini tanımlasan da tutunamadığın. Bedenindeki yaralarına, hırslarına, zaaflarına ve zayıflığına bile güzel anlamlar yüklediğin. Korkunun değil umudun çiçek açtığı. Günün batışı değil, doğuşu. Dünyayı bir kenara bırakıp sadece onu kollarına aldığın. Baktığın değil, gördüğün... Bir tarafı düz bir tarafı kördüğüm. Yaşadıkça büyüdüğün, yaşadıkça küçüldüğün. Hem zor hem de çok kolay. Bulunmadan heyecanlandıran, bulunduğunda korkulan. Zamanı durduran, hızlandıran, seni o girdabın hoyrat kollarına bırakan. Sözcüklerin tükendiği, anlamların bittiği. Her şeye rağmen renkleri canlandıran, gökyüzünü alıp kalbine dolduran. Varlığın ve hiçliğin. Yazılmaya ve yaşanmaya sayısız farklı bedende, sayısız farklı biçimde devam edecek olan sevi hikayeleri. Seninki, benimki, onunki...
Onu, bir evi dolduran eşyaları biriktirir gibi çoğaltamazsın. Onu yenilemedikçe, duvarlarını ördüğün eşsiz taşları parlatmaya devam etmedikçe, etrafı büyük ve kalın bir ağırlıkla kaplanmaya başlar, sonunda karanlıkta yıkılır gider. Sevgi, insanın varlığıdır, insana ait bir eşya değil. Sevgi, insanın nefesidir. İnsana ait bir fotoğraf değil. Sevgi, elindeki eldir. Karşındaki bir yabancı değil. Sevgi, ruhunla birlikte yol alan diğer ruhtur. Ilık bir rüzgar gibi. Onu göremezsin ama hissedebilirsin. Bu hikaye, kiminle nasıl bir yolculuk yaptığınızın değil, kiminle hangi derinlikte yol alabildiğinizin hikayesidir. Zamana ve mekana bağlı olmadan... Herkes hikayesini tek başına yaşar. Aynı anlamı yaşayan, aynı yola çıkan, aynı düşleri kuran herkes, tıpkı tek başına ölümü kucaklar gibi tek başınalığında yazar kendi hikayesini. Bu yüzden yarım kalır, tamamlanamaz yolculuklar. Tek başınalığından vazgeçemediği sürece insan, ortak bir hikayeye sahip olamaz. Bu yüzden, düşün ki düşlerin yaşansın.











3.09.2019

Over Again

To escape this pain within me,
I would get rid of my heart.

If you're absent, than where would i be?

We were fine together,
In spite of the wrong timing, we always existed.

Now if we were to go back to the beginning and come across each other,
Same day, same place, same time.

If it were to be the year of hapiness and month of love.

If i were to see you for the first time,
During a snowy weather, warmness tingling within us, on a strange evening.

If i were to look into your eyes first and then become fascinated in your words.

If i were to hold your hand and never want to let go.

Tell me,
Would you search for the meaning of life again with me?


5.06.2019

İntihar

Yıkık dökük deniz fenerinin ardından tırmanıyordu usulca;
Yok olup yitmeden önce, son bir kez yürek ışığıyla
Yön verebilmek için insanlara.
Yani, kendisinden sonra bir deniz boyu maceraya
Yelken açacak olanlara.
Nedendir bilinmez, oralarda zaman hep pustu, ayazdı.
Üşüttü yelkenleri huysuz esen rüzgar,
Gemiler, uzak limanlara doğru yol aldı.
Milyonlarca ömre aşina dalgalar çılgınca koşuştururken kendi aralarında,
Onun bağrında bir tek ayışığı ve yıldızlar kaldı.
Gökyüzü, her gece serildi büyük bir iştahla denizin üzerine,
Pay alabilmek için mavinin sularında fısıldayan gölge sevdalardan.
Nereden bilecekti ki?
Büyünün kendi engin yüreğinden yeryüzüne serpildiğini,
Ve ona her baktığında gördüğü güzelliğin kendisinden resmedildiğini...
Dalgın bakışlarla süzdü yukarıdan mabedini,
Esirgemeden dağıttığı ilan-ı aşklardan derin bir nefes çekti,
Yumdu gözlerini denize, yıldızlara ve aya...
Asıp kendini, kendi engin boşluğunda,
İntihar etti gecenin aşk kokulu odasında.



10.04.2019

A Magic Moment


Today, if you were to make a wish, what would it be? You're entitled to one wishes, no much more.... Make an exception. Don't think so much. So, if you wanna make a wish, just do it now. / Make a wish! Because a wish returns to its owner. There is a wish in all humans, possibly the deepest of all their wishes. But you must know that magic has its limits. You cannot wish for life nor death. You cannot wish for more wishes. And once spoken, a wish cannot be undone. And today is a magical day for to do it. So, you'll probably get your wish.
... When you read these sentences what did you think about it or how did you feel yourself? Excited? Convinced? Is today really a magical day? I can say that, no. This is not a magical day. I could also say that a thought is a wish. But a thought is not an act. It makes this only possible. Can we envision the inconceivable? We're building pyramids, virtually overnight. If it could be possible, it's meaning that we can make a quantum leap or time travel. Sorry, not possible. Then we don't need a magical day or a wish. We need to look at our inside. The miracle is there. What we did, or what will do for ourselves. Maybe sometimes let it go. Because there is a different thing in the life. We call it as destiny. With it, some things change. Some things never will. A big dilemma. Maybe the decision is in your hands. So, what do you think you must do? Right, nothing I can say can comfort you at the moment. Did our fateful moment already pass us by? Or has it not come to find us yet? We wipe the slate clean and start a second life. Imagine reaching a point in life and realizing the whole thing has been one big rough draft. That is the infinite deep of pure existence! It's far from everything. It's the strongest most wonderful feeling you can have. It's love. It's your miracle. But it sweeps up your other emotions and it has no rational basis. Therefore sometimes instead of curing scars, you're making scars. I think it's because of true emotions. Sometimes there's no way around it. It is as if the modern human soul had awakened here. It was a slow evolution about love. We are not so talented. Is there evidence of skills far beyond that of primitive man? And what did primitive man thought about love? It's a great mystery. I am looking up at the stars and wondering that, what happened thousands of years ago? When our forefathers were still primitive. No movies, no politicians, no more words... There was only primeval magic. They loved to basic things in their life with passion. It was an energy. It was the source of pure love. Because there were not a lot of factors for confuse of their minds. So, I meant that, It’s our most primitive sense. Love. Our unique passion and our medicine. At the same time it’s our reason for being. Touch the stars in the sky, and fall in love. It’s not easy, but it’s possible. Maybe today is a magical day for to do it. Who knows?


My heart wants to beat like the wings of the bird that rise. I hear the sounds of the forest. You exist in the softness of winds, You exist ...