26.09.2013

Yolculuk nereye?

Umutsuzların dünyayı değiştirebileceği doğru mudur bilmem ama eğer isterlerse kendilerini değiştirebilecekleri bir gerçek. Yeter ki isteyelim, gerisi kendiliğinden gelir zaten. Zaman zaman boşluğa düşer ve yine o boşluktan medet umarız iyileşebilmek için. Boşluğu yaratanın içsel nedenlerimiz olduğunu düşünmeden önce çevremizde olup bitenlerden almaya çalışırız hırsımızı. Takıntılarımız yakamızı bırakmaz, kendimizle konuşur ve boşlukta yankılanıp geri dönen sesimizi duyarız her seferinde. Oysa ki olup bitenleri algılayamayan, zaaflarından vazgeçemeyen, kolay yolu seçen bizizdir. Neden çıkılmaz ki hiçbir zaman umuda yolculuğa? Çıktığımız bu yol bizi götürmez mi kendimizle hesaplaşmaya, kendimizi tanımaya, kendimizle barışmaya? Zor olan karar vermek mi, başa geri dönmek mi?
Hepimizin kendiyle başa çıkamadığı, kendine zulmedecek derecede inatla sürdürmeye çalıştığı huyları vardır. Kendimizi değiştirmeye çalışmakla başlayabiliriz bence bu yolculuğa. Ruhumuzu kendimiz sarıp sarmalayarak koruyamazsak, hedefi haline gelir ona zarar verebilecek her türlü şeyin... Hedefi merkeze koyan, oyunda onu öne süren yine kendimizizdir oysa. Bazı öyküler yarım kalabilir ama gün gelip de tamamlanamayacağının garantisini hiç kimse veremez. Bu yüzden dünya varolduğu günden beri umut hep vardır, sonsuza dek varolacaktır. Bazen kuytu köşelerde, bazen de tam gözümüzün önünde duracak. Seçim bizim.
Umut treni hareket ediyor, binmeyen yolcu kalmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

My heart wants to beat like the wings of the bird that rise. I hear the sounds of the forest. You exist in the softness of winds, You exist ...